fbpx
video
bazı şarkılar hiç bir şeyin yokken bile paranoya yaptırıyor bana ... şimdi sosyal medya ile herkes bir sosyal mesaj kaygısında yaa ,  bir şiir yazmaya korkar oldum ;  - hayırdır aşk mı var ?  -şiiri insan aşıkken mi yazar, okur ?  bir şarkı paylaş hemen arkasından ; -bir şarkı paylaşmanın depresyon neresinde ? mevzu bahis şarkıyı paylaştım ve hemen özelden mesajlar başladı ; sorun mu var ?...
Bir an gelir aidiyet duygunu kaybedersin... Nerede olduğunu bile bilmezsin.... Boşverin bağımsız ve yurtsuz olmayı. .. Cok önemli abi bir yere ait hissetmek... Diğer halini söyleyim; boşlukta uçmak gibi bir şey.  .. Bu su durur mu bilemem.. Bir Irmağa ulaşır mı?  Onu da bilmiyorum:( Ama aidiyet duygumu kaybettim onu biliyorum. . Hiç bir yerin insanı olmamak da garip ... Yol nereye çıkar bilmiyorum. . Bir büyük boşlukta bozuldu büyü...
hava yağmurluysa, yanmışsındır .... şimdi kendini dinleme ve yüzleşme vaktidir .... mazoşist bir huzur kaplar içini ..... soğuk, ıslanma ,gibi kaygıları yoksa   insan dalar uzaklara... hesap, kitap tüm koşturmaca içinde çekmeceye kaldırdıkları ,o çekmecelerde  örttükleri çıkar ortaya ..... ne çıkarımlara varır , ne sonuçlara ulaşır kendi bile şaşırır .... yağmurlu havada ne yapılır ki ?  sorusunun cevabını galiba felseficiler iyi biliyor... düşünüyorsun...her şey bir kenarda kalıyor ... o nasıl...
O kadar çok filme,kitaba ve son zamanlarda dost muhabbetlerinde geyiğe maruz bir konu ki, kadınların ne istediğini denklemlerle çözmeye çalışıyorsunuz ne yazık.... Oysa ki sevgili Frida, Diego' suna yazdığı mektupların birinde ne güzel anlatmış, kadınların ne istediklerini...... senden niye vaz geçtim diego! kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim. canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman...
İzmir 'de gün batımları aşk saatidir, durulma , her şeyi unutma saatidir, bir nevi trans hali :)  Bir İzmir'linin haftası nasıl geçerse geçsin cuması mutlaka böyle geçer.... Cuma akşam midyesiz olmaz , akşam üstü gün batımında Kordon'da sakinleşip, cumartesi Çeşme'ye ,Ayvalık'a yol planları yapılır... hafta sonunu ise hiç anlatmayacağım bile, sonra tüm İstanbul'luların gözü kalıyor ... ve tabi ki müzik, kırmızı gün batımlarına...
Bir gün bir şey oldu ve ben özgürlüğüme kavuştum... Tam 11 yıl 8aylik bir alışkanlıktan , bir agustos gunu kurtuldum... Artık pazarın tadı damağımda kalarak ,pazartesileri kafama takmıyorum, gece yarın sabah ne giysem acaba diye düşünmüyorum... Bunun gibi bir sürü çok şükürlerim var.... Bir gün gelir ve yol biter... Hayatın bir sürü caprasik yollardan oluşarak kendi yolunu bulduğunu varsayarsak, Hürriyet icin girdiğim yol bitti... Simdi...
Klasik sosyal medya ağlanmaları part bilmem kaç.... Son yıllarda o kadar çok telefonla konuşuyoruz ki.... Fikir yürütüp , sonuca varabileceğimiz en ufak konuda bile hemen telefon edip danışıyoruz, sorumluluk almayıp,   insiyatif kullanmayıp,  ota boka telefona sarılıyoruz...bildiğiniz telefon yüzsüzüyüz.... sonra mesai  bittiğinde, akşam olduğunda /hafta sonlarında  telefona bakmak istemiyoruz, kimseyle konuşmak istemiyoruz,  o zaman ekran izlemeye başlıyoruz, Özledim dediğimiz insanların profillerine bakıyoruz,'' tamam...
Size bir kelam edeyim mi ? Benim yine gidesim geldi ... Şöyle palmiye yaprağından şemsiyeler olsa , yanda ılgın ağacı, güneş ışıldasa tepemde , 2 gün ne telefon çalsa ne gazete tv görmesem, yanımda Göbeği terlemiş biram ve kalamarım olsa. en sevdiğim yazarın kitabı yeni çıkmış olsa... kısacası dünya umurumda olmasa çok değil 4 gün yeter ... Tek sinirim tanga terliklerimin ayağımdaki izi olsa...
80 leri gördük,siyah beyaz tvyi... Pttden telefon bağlatılırdı,... sokakta bir evde telefon olurdu uzaktaki sevdiklerimizle konuşmak için komşu evinde bağlantının kurulmasını beklerdik,sonra her eve girdi önce tv,sonra telefon...(yada önce tv bilemedim ) Sonrası çok hızlıydı... Ama hep ekonomik bir krİzi yönettik,hep küçük bir grup zengin büyük bir grup fakir idi...özalları gördük ,papatyaları,tansu geldi sonra ekonomistti sözüm ona iyileşecektik ama olmadı...... Biz evrimini tamamlamayan bir...
Alaçatı , bir köy masalı... hatta Kasabalı olmanın dayanılmaz hafifliğini hissedersiniz ., Mis gibi bir güneş öper sizi gıdınızdan ... Güneşin verdiği huzuru bozmamak için herkes emrinize amadedir .... köyü kışın kedilere bırakıyorsunuz, fotoğrafta görüldüğü üzere keyif abilerin , güneş onların gıdılarından öpüyor, bi de bizimkinden öptü:) Uzun bir yürüyüş sonrası  Dutlu kahvede öğle biranı içeceksin, aman ne keyifti, ama siz yine de oturun...
Bazen atarlı yazılar yazıyorum, çokça yiyorum, genelde geziyorum çünkü bir yerde sabit kalmayı sevmiyorum, hayatın biriktirdikçe çoğaldığına güzelleştiğine inananlardanım. O kadar büyük cümlelerim yok, şu an için kendimce yazıyorum. okuyorsanız ve kim olduğumu merak edip bu sayfaya geldiyseniz teşekkür ederim.

Caferli Köyünü duydunuz mu ?

Şirin bir Ege Köyü Şirin olmasının yanında en önemlisi inanılmaz bir özveri ve gönül adanmış bir proje.Caferli Köyü...

Halfeti efsaneleri