Fahri Bodrumlu sayılırım artık , uzun yıllar, iş sebebiyle geliyordum . Sonra dostlarım oldu onları görmeye geldim . Bodrum insana bir yapıştı mı bırakmaz insanın yakasını . Eski daracık sokakları, yerel şivesi, mutfağı, pespembe begonvilleri ve akdeniz insanıyla sarar sarmalar.
Çok sıkıldığımda senin Bodrum zamanın gelmiş der çevremdekiler .
Cevat Şakir’in dediği gibi ;
”Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin,
Sanma ki geldiğin gibi gideceksin,
Senden öncekiler de böyleydiler,
Akıllarını Bodrum’da bırakıp gittiler.”
Gerçekten bu böyle , her gelişimde, Yokuşbaşında içime garip bir huzur çöküyor. Hatta derin derin nefes alıyorum:)
Neyse gelelim konumuza , Bodrum’u bu kadar sevip bilmeme rağmen Çökertme’ye hiç gitmemiştim . Fırsat olmadı .
Geçen hafta arkadaşlarım biz Çökertme’ye gidiyoruz hadi sende gel deyince sabahın 8inde çıktık yollara.
Bu arada türküde bahsedilen çökertme burası değil;)
Motosikletle gitmek isteyenlerin çok seveceği virajlı yollardan ve vadilerden geçip , sihirli minik bir koya ulaşıyor yol .
Tekneyle gidenler daha şanslı 🙂
Biz arabayla gittik minik köylerin içinden yemyeşil ormanların arasından kıvrıla kıvrıla vardık. Ve gerçekten avuç içi kadar minik muazzam bir koya ulaştık .
Çökertmeyi ünlü ve popüler yapan galiba Mandıra filozofunun burada çekilmiş olması .
Bana göre köyün ve koyun 🙂 popüleri ”İhtiyar balıkçı ”
Dedelerinden kalan taş yapıyı restore edip ailecek yıllardır kurdukları hayali yaşatıyorlar. Hani vardır ya hepimizin öyle hayali ; dede evini restore ettirip , dede köyüne göç etmek gibi. İşte onu gerçekleştirmişler .
Ben işletmeye ve köye girer girmez kendimi minik yunan adası Leros’ta hissettim .
Sezonun bitmiş olması ve hafta içi olması sebebiyle çok sakindi .. Deniz zaten muhteşem .
İhtiyar balıkçı önünde plajı olan bir balık restoranı tüm gün vakit geçirebileceğiniz bir işletme .
Girer girmez kapıda bizi bazlama ekmek kokusu karşıladı , çizgi filmlerdeki gibi kokuyu takip edince karşımızda tatlı bir teyzenin fırın başında ekmek pişirdiğini gördük
o ekmeği görünce hemen kahvaltı yapmalıyız fikri hepimizin zihnine oturdu .
ama şen çocuklar gibiydik mavi beyaz masalar, turkuaz deniz aaa ne güzelmiş diye etrafı kestikten sonra kahvaltıya çöktük .

Serpme kahvaltı kişi başı 45 tl
Öğlene doğru bir rüzgar başladı ,sorduğumuzda öğlen sonrası 15 sularında gibi rüzgar kalır dediler gerçekten öyle oldu .
her şey o kadar keyifli ki akşam üstü olurken hepimizde şöyle bir söylenme başladı , keşke kalmalı gelseydik , hiç birimiz gitmek istemiyorduk . ama planlanan işlerimiz vs sebebiyle ne yazık ki dönmek zorundaydık .
çok ara bir zamanda gittiğimiz için büyük bir masaya oturamadık .
akşam üstü atıştırmalığı kalamar ve salatayı tercih ettik .
ben yemek yiyeceksem yan masa , giden sipariş keserim , mutfaktan neler çıkıyor vs.. notlarıma Kalamarı almıştım zaten
sunumu ve lezzeti çok çok güzeldi . Kalamar porsiyon 60 tl
hesabı öderken nerede kalabiliriz bir sonraki sefere dediğimizde , siz bizi arayın biz hallederiz dediler 😉
bir gece kalmalı gitmek farz oldu.
Bir gün gidicem notlarımıza konaklamalı Çökertme gezimizi kaydedip. boynumuz bükük , döndük.
Ama yine de ertesi gün 1 hafta tatil yapmış hissi verdi;)
kıssadan hisse mutlaka konaklamalı gidilmeli …



